Sürdükçe, yapabildiklerimizle yapabilECEKlerimizi sürekli ayırd ediyoruz. Kondisyon başlıklı yazımda bahsetmiştim. Hep kendimi, vücudumu dinliyorum sürerken diye. Evet hep dinliyorum.
Ama artık başka bir şey daha yapıyorum. Emir veriyorum. Yakın zamana kadar şöyle yapsam bakalım nasıl olacak derken, şimdi, “böyle yap!” Diyorum. Çünkü öğrenen zihin bedenin önüne geçiyor.
Ancak bunu anlamak için, sürmemiz lazım, öğrenmemiz lazım, denememiz lazım. Dinlememiz lazım. Farketmemiz lazım.
Elimden geldiğince, zaman, imkân ve fırsat buldukça eğitim almaya çalışıyorum. “Niye?” diyenler oluyor. Veya “ne gereği var, boşuna masraf değil mi?” diyenler.
Olduğunuz yerde saymak sizi tatmin ediyorsa, ilerlemenize zaten gerek yok siz öyle devam edebilirsiniz. Ama ben, kendi limitlerim dahilinde sürebileceğim en iyi şekilde sürmek için uğraşıyorum. Bunun için de yerimde saymak bana bir şey vermiyor.
Ama her çalışmada ilerlediğimi hissediyorum. Çünkü sürmek hem fiziksel hem de bilişsel olarak durmayan bir gelişim. Çünkü üstünde olduğunuz makine süratli. Üstünde olduğunuz makine hızlı. Beyninizin de vücudunuzun da ona uyum sağlaması gerek. Yoksa farkına varmadan çıktığınız sürati ve o makineyi yönetmeniz mümkün değil.
Bilişsel olarak gelişmek elbette ki, öncelikli olarak araştırmaktan, okumaktan, teknik eğitim almaktan geçiyor. Bir takım sürüş dinamiklerinin teorilerini veya en azından mihenk taşlarını öğrenmeden, sürüşünüzü organize etmeniz aslında öyle çok da kolay değil, ya da olabileceği kadar sağlıklı sonuçlar vermeyebilir. O yüzden eğitmenlerden, kitaplardan, profesyonellerden bunları öğrenmek gerek. Öğrendiklerimiz de elbette sürmeden yerleşmiyor. Bu da tamam.
Ama sürerken, öğrendiklerimizi yerine yerleştirdiğimiz, kuralı bilip, olduğumuz noktaya uygulayabildiğimiz zaman, işte o zaman hızlanmaya başlıyoruz bence. Ama kuralı bilseniz de, yerine koyabilmeniz vakit alıyor. Yerine koyduğunuzu uygulamanız ise ayrı bir zaman.
Burada bence şöyle bir ayrım var. Sürüş esnasında, bildiğiniz kuralı uygulayabilecek zamanı yakalayabilmeniz. Yani diğer bir deyişle, zihninizin, sürüş esnasında sürüşten önce düşünüyor ve emir verebiliyor olması.
İşte bunun için hem öğrendiğiniz kuralın oturmuş olması hem de pekçok açıdan o kuralı uygulayabilecek hale gelmiş olmanız gerek.
Sürerken, her seferinde bir minör farkı daha yakalıyor insan. Ve artık vücut pekçok şeyi otomatik yapabiliyor olduğunda, yani onu yapmak için düşünmekle ilave vakit harcamaya gerek olmadan, bir sonraki minör emri uygulatabiliyor kendine.
Geçenlerde eğitimde sürerken, bir kırılım daha geldi. Belki de, anladığım şeyi, gerçekten anladım diyebiliriz. Yani, anladığım şeyin altı doldu belki.
Artık o viraja gelirken, o sürate çıktığımda, tek yaptığım kendime emir vermekti. Sanki bir dış ses vardı konuşan kaskın içinde. “Haydi! Daha erken ayrıl! Bırakma gazı! Şimdi dal ! Haydi şimdi yan değiş! Haydi! Kafanı düzelt! Eğilme! İşte böyle!” Öz Gaz 😊 ya da Auto Gas 😊
Yapabilirsin diyorsa, yapabilirsin.
Hocamla ilgili hep aynı şeyi düşünmüşümdür ve öğrencisini sürüş için kodlayabildiğine inanırım. Ben de o kodlamaya bütünüyle açık tutarım kendimi. “Zaten yapıyorsun, az bir şey daha yapacaksın, haydi.” Der. Bazen de yaptığımı düşündüğüm şey için “olabileceği kadar yapmıyorsun, orda daha var ” der. O zaman da yaptığımı sorgular, dediğini dener ve “yine haklıymış” derim, gerçekten dahası varmış, dahasını yapabilirmişim.
Bunu görmek benim hem şansım hem de yapabileceklerimin benim kendi standartlarıma göre çok uzağa gidebileceğini gösteren bir işaret. Bunun getirdiği sürüş hevesi ise, bazen karşılaması güç bir bilişsel enerji.
Diğer yandan , o dış sesin konuşabilir hale gelmesi ise, zihnin o esnada cereyan eden tüm fiziksel hadiseleri önceden işleyebilecek ve emre dönüştürecek sürate ulaşmasıyla oluyor sanırım. Yani zihin, sadece bilişsel olarak gelişmekle kalmıyor, kendini o süratin getireceklerine önceden uyarlıyor. Yani sürüş dinamiğinden çok daha hızlı görüyor, daha hızlı işliyor, daha hızlı karar veriyor, daha hızlı uygulatıyor.
Bence bu, kendi adıma söyleyeyim, bu yolda kırılan en mühim cam duvarlardan bir tanesi.
Zihin ilerisinde bir şeylerin daha olduğunu gördüğü bir cam duvarın arkasında iken, o cam duvarı kırıp ötesine geçiyor. Bazılarımızda zihin o duvarın arkasına hiç girmemiş de olabiliyor. İşte onlara doğal yetenek diyoruz. Bizim uğraşmamızı peşinen yaşamayan , kafasının içinde o cam duvar hiç olmayan.
Hepimizin kendi sürüş stilinde, yapabileceği, ilerletebileceği, daha iyi yapabileceği pekçok şey var. Bunları keşfetmek için sürmek, her fırsatta da eğitim almak gerek. Çokbin kilometre yapmış bir sürücü olabilirsiniz. Ama sizden daha çokbinini yapmış veya daha çok öğrenmiş veya daha yetenekli biri her zaman muhakkak vardır. Ondan hala bir şeyler öğrenebilirsiniz. Yahut, bilmediğiniz bir bariyerinizi farkedip, kırabilirsiniz. Devam edin. Öğrenmenin sonu yok. Asla oldum demeyin.
Sağlıkla sürün.
Comments