top of page
Yazarın fotoğrafıPinar66

Teknik > km mi? (Teknik büyüktür km mi?) Metehan Yılmaz

Son yıllarda çok kullandığımız bir tabir var; kaliteli zaman. Aslında ifade edilmek istenenin doğru Türkçe karşılığı; nitelikli zaman. Çocuklarımızla, sevdiklerimizle, ailemizle nitelikli zaman geçirmek. En çok bahsedilen şeylerden biri bu günlük hayatımızda.


Motorumuzla geçirdiğimiz zamanın veya yaptığımız kilometrenin de nitelikli olması mühim. Ne kadar uzun yollar gitmiş olursanız olun, o kilometrelerde sürekli hatalı gittiyseniz, yaptığınız kilometreler sadece daha çok sayıda hata veya alınan risk olarak da CV’nizde yer alabilir. Hata yaptığınızın farkında olmayabilirsiniz. Veya o hatalar beyninize kazınabilir, kurtulmanız güç olabilir. Bir türlü aşamadığınız bariyerleriniz olabilir. Ve belki de kimseye danışmadığınız için, ya da size doğruyu kimin göstereceğini bilemediğiniz için, hatanın nerede olduğunu hiçbir zaman bulamayabilirsiniz.

Ama atalarımızın dediği güzel sözlerden biri; her işin bir erbabı var; bize her şeyi en başından öğretebilecek veya yanlış öğrendiklerimizi doğruya çevirebilecek. Benim şansım, motosiklet sürmeye başladıktan sonra, kocam sağolsun, hep bu işi iyi yapan eğitmenlerle, üstadlarla bir araya gelebilmek oldu. “Bu adamlar nasıl gidiyor böyle!?*%” Başlıklı yazımda bazılarından bahsetmiştim. Biri de Metehan Yılmaz idi.


Metehan’ın rahmetli babası motosikletli polis eğitmenlerimizden imiş ve Metehan da bu eğitimlerde babasına çıraklık edermiş. Hatta eski bayramlarda, Metehan’ın da katıldığı motosikletle akrobasi gösterileri bile yaparmış babasının eğittiği ekipler. Metehan da bu yüzden çocukluğundan beri motosiklet üzerinde olan, sonsuz kilometreler sürmüş ve pekçok sürücü eğitmiş çok becerikli bir eğitmen. 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda Usta öğretici eğitmen olduktan sonra 2014’te Yamaha Motor Türkiye bünyesine katılarak eğitmen lisansını alıp, 2018’de de eğitmen eğitmeni olmuş. 2019’da Türkiye Motosiklet Federasyonu Eğitim Kurulu üyeliğine getirilmiş ve A sınıfı eğitmen eğitmeni olmuş.. Türkiye çapında düzenlenen Yamaha bLU cRU R25 Cup Şampiyonasının eğitim sürecinden eleme aşamasına, yarışlara kadar her aşamasında Metehan’ı gördük. Yolumun kesiştiği böyle donanımlı bir hocadan eğitim almamak büyük hata olurdu.


Ufak tefek bir kadın olarak, bu işe yeni kapıldığım zamanlarda, kütlesel olarak benden büyük ve ağır olan motosiklete mukayyet olamayıp, düşürüp, zarar vereceğimden bir müddet ürktüğüm doğrudur. Çünkü onu nasıl yöneteceğimi çözmek, ya da yönetebileceğimi sadece anlamak, kabullenmek dahi epey bir zamanımı almıştır. Bu tamamen psikolojik bir bariyer ve iyi eğitmenler bunların çözülebilir şeyler olduğunu söyleseler de, yaşayan kişi olarak bunu kabul edebilmek ancak çözdüğün zaman olabiliyor. Bu da doğru noktalara temas eden bir eğitmenin sana bunları yaptırmasıyla ve bu işe zaman harcamakla oluyor. Kendimde aksi gittiğini düşündüğüm, daha doğrusu hissettiğim, ama nasıl teşhis edeceğimi ve çözeceğimi hiç bilemediğim pek çok şeyi çözmemde Metehan’ın yardımı büyük olmuştur.


Kendisini ilk kez Fuat abi ve Turgan abinin olduğu bir ortamda Yamaha Riding Academy (YRA)’nin eğitmeni olarak tanıdım. Sürüş eğitimiyle ilgili bir şeyler anlatıyordu ama bana Sanskritçe gibi geliyordu : ) Aradan biraz zaman geçtikten sonra Turgan abi’nin de tavsiyesiyle Metehan’dan randevu aldık. Orhanlı’daki Autodrom eğitim merkezinde YRA’nın eğitim alanında buluşmak üzere sözleştik. “Ekipmanınız varsa tam ekipman gelin, yok ise eksiği burada tamamlarız ve mümkünse araba ile/araçla gelin, motorla gelmeyin, çünkü çok yorulacaksınız.” dedi. Sabah 9 civarında Autodrom’daydık.


Aradan yıllar geçtikten sonra kocamla Autodrom’a geldiğim için de oldukça heyecanlıydım. Çünkü evlenmeden önce birlikte Autodrom’daki gokart etkinliklerine geldiğimizi hatırlıyorum otomobil grubumuzla .

Tabii ben kendimi nasıl bir dev aynasında görüyorsam; sanıyorum ki Metehan beni doğrudan piste çıkartacak falan : ) ama tabii ki öyle olmadı : ). “Gel bakalım” dedi. “Şimdi elimizde ne var bi görelim” . Autodrom pistinin yanında YRA’nın kullandığı geniş bir eğitim alanı var. Oraya kukalarla kurduğu ve gün içinde pekçok kez değiştirdiği çeşit çeşit parkurlar. İşte piste mi gireriz acaba diye düşünürken bütün gün o parkurlarda ter döktük : ) Metehan bu eğitimlerde öğrencilere YBR veya MT25 kullandırıyor eğitim motoru olarak. Ben de MT 25 kullandım. Gerçekten başlangıç için müthiş ideal, boyu kısa olanların da rahatlıkla mukayyet olabileceği, hafif, oturuş pozisyonu ideal, gaz ayarlaması son derece kolay bir makine. MT 25’e biraz alışıp ısındıktan sonra(Ben o tarihte halen CBR250’yi sürüyordum, pozisyonları ve yapıları biraz farklı) önüme geçerek kurduğu parkurda egzersizlere başlattı. Hem onu takip etmeye, hareketlerini kavramaya, hem uygulamaya çalışıyordum. Ama tabii onun kıvraklığına yetişmek mümkün değil. Fakat öğrencisinin temposunu, ecnebilerin tabiriyle struggle’ını ( bocalamasını) iyi gören, ona göre dersi de hareketleri de devşiren bir eğitmen Metehan. Isınmaya başladıktan sonra artık ne yapabilip ne yapamayacağımı görür hale gelmişti ve yavaş yavaş zorlamaya başladı. Fermuar gibi dizdiği kukaların arasında, bir gazlıyor bir frenliyor, kukaları birbirine bağlayan dikiş ipliği gibi gidiyorduk. Debriyaj yok, vites değiştirmek yok, her şey gaz ayarıyla. O vites ve sürüş mesafesinde olabilecek en yüksek hızla, debriyaj kullanmadan, doğru yerde frenleyip, doğru yerde bakışı yakalamak ve bunu defalarca yapmak. Son derece yoğun ve “overwhelming” aşırı yorucu bir sürüş. Sonra hooop yukarı gazla, frenle ve dikiş ipliği yeniden başlasın. Bunlar aralarında 6-8 mt olan karşılıklı hafif çapraz duran sıra sıra onlarca kukalar. Biraz agresif gymkhana’ya benzetebilirsiniz. Ama birebir aynı değil. Kapalı alanda motosiklete tam hakimiyet çalışmaları bunlar. Sonra bu şekiller onlarca değişik varyasyona kavuştu. Yaklaştılar, uzaklaştılar, açılar değişti, şekiller değişti. Sekize benzer parkurlar, ayakkabı bağı gibi çaprazlar, kareler… Geometriyle arası iyiydi yani Metehan’ın : )


Yüksel alçal dön, yüksel alçal dön. Bu iş bana yine kayak sporunu hatırlatıyordu. Her kapının arasında, orta yerde yükselerek değiştirdiğin yön ile beraber alçalıp viraja yatmak. Ben çocukluğumdan beri bunu yapıyordum, sadece altımda tekerlekler değil, kayaklar vardı : ) işte bunu, bu benzerliği fark etmemi sağlaması bile benim için çok büyük bir şeydi. Çünkü içimdeki bir yerle, hem güzel anılarım, hem çocukluğum, hem kas hafızam, hem de zihinsel yapabilirliğimle bağlantıyı kurdurmuştu bana Metehan. İşte salt bu bile, eğitmenin sizde ne etkiler yaratabileceğinin, kendinizle nasıl bütünleşip bağlantı kurabileceğinizi göstermesinin mükemmel bir örneğidir. Eğitmen, hangi alanda olursa olsun, kendinizde bir şeyleri fark etmenizi sağlayabildiği zaman sizde iz bırakır. Metehan da, yaptığı eğitimde bunu ziyadesiyle yapan bir hoca. Ve bunun için kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Ama bunu ona ne zaman söylesem, çorbada bir tutam tuzum olduysa ne mutlu demekle yetinir. : )

O gün, sabah başlayıp, akşamüstü biten eğitimde, motosikletle olan ilişkim değişmiş, daha esnek, daha “capable”, daha hakim hissetmiştim kendimi. Ve Metehan da eğitimin sonunda gülüyordu. “Seneye seni bir 600RR’da veya R6’da gazlarken, ve virajda herkesin içinden geçerken gözümde canlandırabiliyorum.” Sanırım biraz becerikliydim : ) (Kendimi şımartayım : ) )

Bir seneden biraz daha fazla oldu ama, nihayet 600RR’ıma kavuştum:) eh bulduğum aralardan da geçiyorum şükür : ) Nitekim geçen yaz beni RC390 ile pistte izlediğinde, coşkuyla, “ben sana ne demiştim!? Ne demiştim!?” Deyişi benim için ayrı bir kıymetli. İyi ki eğitmenim, iyi ki dostumsun.

Peki Metehan o günkü eğitimde, kendimle ve yapabilirliğimle bağlantı kurmamı sağlamanın dışında ne yaptı? Sadece psikolojimi mi rahatlattı? Minik slalomlar mı yaptık? Hayır. Aynı zamanda nitelikli teknik öğretti. Motosikletin gazıyla neler yapabileceğimi, nerde açıp nerede kapamanın ne farkı olduğunu, nerede ne kadar açıp açmamam gerektiğini, gaz ile mesafe ilişkisini, süreyi, vücut pozisyonunu, bakışı, nereye gidebilmek için kafayı ne zaman ne kadar çevireceğimi, nereye bakacağımı, ağırlık transferini, bacakların ellerin nasıl duracağını, kasılmamayı, debriyaj kullanmamayı (bunu quickshifter-debriyajsız vites atma olarak algılamayın, her konumda doğru hız ve viteste olup, debriyaj kullanarak motoru yumuşatma ihtiyacı duymamayı ve böylece her zaman motorun kontrolünün elimizde olmasını. Yani motorun en sevmediği hareketsizlik halinden motoru korumayı) vb. teknik olarak nitelediğimiz pek çok detay uygulamayı. Bunların hepsi, viraj algısının ve viraj sürüşünün doğru şekilde oluşmasında gerek şart. Yani olmazsa olmazlar. Çünkü bir viraj için başınızı ne zaman ne ölçüde nereye bakarak çevireceğinizi bilmezseniz, yanlış yere baktığınızda istemediğiniz bir yere gideceksinizdir. İşte bu eğitimler, her ne kadar kapalı alanda gerçekleşse de, işin özünü ve mantığını altyapınıza seren teknik eğitimler. Dolayısıyla, kapalı alanda öğrendiklerimizi yola aktarabildiğimizde, o zaman daha güvenli, daha keyifli, daha uzun sürüşler yapabileceğiz. Bunlar ve daha niceleri, kitaplarda, bloglarda, internette yazan ve muhakkak okunması gereken ama uygulamasını yapamadığımız müddetçe bizde teorik olarak kalıp, yerleşmesi, sürüşümüze adapte olması güç olan konular.

Motosiklet camiamızdaki Metehan Yılmaz hoca gibi çok değerli hocalarımız ise bu birikimi öğrencilerine aktarma yeteneğine sahip. Yaptığınız uzun kilometrelerin korkulu rüyalarınıza engel olmadığını görüyorsanız, lütfen tekniğe, nitelikli teknik eğitime ağırlık verin. Sürüş dinamik ve mekaniklerini erbabından öğrenin.




Güvenle ve sağlıkla kalın.

32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


Yazı: Blog2_Post
bottom of page