Bana hep sorulan sorulardan biri ; “Türkiye’de kadın motosikletçi olmanın zorlukları neler, anlatsana?” “Valla iyi cesaret, bu trafikte, bu şehirde, nasıl cesaret ettin bravo.”.
Türkiye’de kadın motosikletçi olmak. Hmm… Düşünelim…
Ben İstanbul’da yaşıyorum. Yani konuya trafikle, insanlarla boğuşma zaviyesinden bakacak isek, belki de en zorlu şehir Türkiye’de. Çünkü metrekareye en çok insanın, en çok aracın düştüğü, dolayısıyla trafiğin en korkunç olduğu şehir.
Hal böyle olunca, motosiklet gerçekten artık trafiğin eziyetinden belki de tek kurtuluş yolu aslında. Bugün yaklaşık 20km uzakta oturan anneme gidebilmek için trafik aplikasyonlarına baktığımda 2 saat 15 dk. Gibi bir süre gördüm mesela. Akıl alır gibi değil!
Böyle vahşi bir kalabalığın içinde herhangi bir araçla var olmaya, yaşamaya çalışmak, kadın, erkek her insan evladı için çok ama çok zor.
Dün, evin oradan caddeye çıkan skutırlı bir paket servisçi gördüm, arkasından. Ekipmanlı giyinik. Dikkat ettim, kendinden son derece emin duran bir kadın silüetiydi. Kasktan örgüsü de sarkan. Başka bir gün, mor skutırlı bir genç paket servisçi gördüm, renkli skutırı ve kıyafetleriyle müthiş sevimli genç bir kadındı. Yavaş yavaş kadınların bu sektörde de sayısı artıyor ve artmalı. Çok mutlu edici, umut verici. Böylece o vahşi trafik belki biraz ehlîlleşir diye umuyorum 😊
O vahşi trafiğin içinde, bazen, gerek otomobil, gerekse motosiklet/skutır sürücüsü bazı arkadaşlarımız, çok sabırsız olabiliyorlar. Ama bence hesap etmeleri gereken önünde sakince ve trafik akışına uygun süratte giden motosiklet sürücüsünün arkasında o sabırsızlığı göstermelerinin, panik veya acemi bir sürücünün elini ayağına dolayabileceği ve düşmesine dahi sebebiyet verebileceği.
E peki, dibinden takip ettiğin sürücü 50 cm önünde yere yapışırsa, sen de yapışmaz mısın kardeşim? İşine daha da geç kalmaz mısın? Ya da diyelim yapışmadın, kurtardın, evde karısı, kocası, çocuğu, anası, babası olan bir insan evladına verdiğin zarardan hiç mi sorumluluk duymazsın? Ya da, nispetle büyük cc’li bir motorun, küçüğün çok yakınından veya tehlike oluşturacak şekilde geçtiği hallerde, sen o makası atarken aradan kurtardın, ama makas attığın araba sürücüsünün panikleyip, gösteriş yaptığın motorcu arkadaşın üzerine, hiç mi çıkma ihtimali yok? Bunlar düşünülmesi gereken olası neticeler hep.
Bu olaylar hemen her gün yüzlerce kez yaşanıyor büyük şehirlerde ve bunu yapanın da mağdur olanın da kadını, erkeği yok. Hepimize yapılıyor. Ha ama ne oluyor, bazen heyecanlı arkadaşlar, motorun üzerinde kadın görünce "tuhaflaşabiliyorlar". Şükür ki ben bu tür hadiseleri şimdilik az sayıyla atlattım ve çok uzun yıllardır (23yıl) İstanbul trafiğiyle cebelleştiğim için trafiği her yönden iyi takip etmeyi, analiz etmeyi, tehlike ihtimalini erken görmeyi öğrendiğim için, peşinen kaçınma, kurtulma yollarını epey öğrendim.
Bununla beraber motordayken de, hem erkek hem kadın otomobil sürücülerinin çok çirkin davranışlarına da maruz kaldım. En basit örneği çirkin ve kaba sözler tabii ki.
Velhasılı, kadınlık erkeklikten önce, insan olmayı öğrenmek gerek. Her iki cinste de “cins”lerimiz bol miktarda var😊 kimse alınmasın.
Eskiden acayip modifiyeli ve bana kalırsa çok fiyakalı olan arabamı kullanırken, camlar tabii zift gibi filmli falan, görünmüyorum içeride, araç yerlerde, yılann 😊, benzin istasyonuna girdiğimde, benzinci el eder seslenirdi, “abi gel gel, burası boş!”
Yanaşıp arabadan inince yüzlerinde gördüğüm ifade paha biçilmezdi. “Ee pardon, yani abla…” diye düzeltirlerdi. 😊
Aradan seneler geçtikten sonra, şimdi motorun üzerinde görenler de, farklı farklı tepkiler veriyorlar; en öncesi surattaki şaşkınlık. Devamında, “Abla makine senin mi?” (Makine burada çok önemli bir ifade 😊 skutırı araçtan saymıyor makine diye soran arkadaşımız😊 Abla teker yapıyor musun bunla? 😊 en çok kaç bastın abla? 😊 Aman abla dikkat et, Allah’a emanet…”
Bir de endişeliler var, inanamayanlar, “abla bu motor çok büyük ya sana, öyle değil mi, kontrol etmesi zor olur bunu? Niye küçük bişeye binmiyorsun?” Artık bunlara otomatik birkaç cevabım var ;
1. “E buraya kadar geldiğime göre, daha da giderim evvelallah”
2. “Sağol ama, niye beni korkutacak şey söylüyorsun ki, ya şimdi ürküp binemezsem😊”.
"The Makine :) "
“Korkuyu yönetmek” başlıklı yazımda bahsettiğim gibi. Birileri istemeden de olsa, cesaretinizi kıracak şeyler söyleyebilir. Ona odaklanmayın. Ama o kişiye de yaklaşımının doğurabileceği etkileri kibarca anlatın. Belki o da evine çocuğuna gidince, bundan bir ders alarak hareket edebilir.
Ama en çok sevdiklerim, yolda 👍yapanlar. Genelde onu yapanlar da, bu işin emekçileri oluyorlar. Hep yolda, hep kaosta olanlar. En çok da onlar biliyorlar bu şehirde sürmeyi ve kadınların da çektiklerini.
Ben bu yaşıma kadar şunu öğrendim, etkiye açık olduğunuz müddetçe, kendiniz olamazsınız. Birilerinin, bir şeylerin sizi ürkütmesine, üzerinize gelmesine izin verdiğiniz müddetçe, kendiniz olamazsınız, kendinizin en iyi hali olamazsınız, deriniz kolay delinir. O yüzden, hep kendinize inanarak, kendi usulünüzle yaparak, ama tabii her zaman öğrenerek, eğitim alarak, araştırarak, tedbirle devam edin. Kamikazeliğin de lüzumu yok şimdi😊
İyiliğe güzelliğe inanın ama hep tedbirli olun. Dünyada, ülkemde, şehrimde, düzgün insanlar hâlâ var. Yola çıktığınızda, "elbet yardım edecek bir insan evladı çıkar" düşüncesini aklınızda tutun. Oldu da beceremediniz, o aradan geçemediniz, o köşeyi dönemediniz. Olsun varsın. Bir daha sefere dönersiniz. Kimin ne dediğine değil, kendi yaptığınıza bakın. Sizin duruşunuz, sizin kendinize inancınız ve inadınız zaten zamanla herşeyi ortaya koyacaktır, kendinize şans verin.
"Abla ilerle ilerle, geçersin ordan 😊 abla iyi misin yardım lazım mı? Abla ne biçim gidiyosun ya! Abla Helal!
Abla… abla… 😊"
Benim kulağım hep bunları duyuyor; gönülden konuşanları, bir şey katmaya çalışanları.
Ben kendi adıma, inanmakta güçlük çeken bakışları inandırmaya çalışmanın en güç, en yorucu ve gereksiz şey olduğunu öğrendim.
Ama emin olun, bir şeyi iyi yaptığınızda,bunu söyleyecek, sizinle o mutluluğu paylaşacak, destekleyecek, cesaret verecek, size inanacak pek çok insan var.
İlki de kendinizsiniz.
Onlara iyi bakın.
Not: Yazının başına dönelim; evet bu şehirde kadın sürücü olmak zor 😊 Gündelik yaşamdaki fizikî güçlüklerini başka bir yazıda ele alırım kısmetse.
Peşinize takılmak isteyenler, yarışmak isteyenler, siz kendi halinizde sürerken kendisiyle yarıştığınızı zannedip gaza gelenler, korkutmak isteyenler, sürekli eleştirenler, moral bozucular, bırbırcılar, üzerinize kıranlar, laf atanlar...
Siz onları boşverin, iyilere ve kendi sürüşünüze bakın 😊
Güvenle ve sağlıkla sürün.
Kommentarer